Gavstan tövbe alanlara reddiye!

Menzilde günah çıkaran sofiler
İddia: Bir Allah dostunun elinden tutup tövbe almak gerekir çünkü şahitsiz bir tövbenin değeri yoktur. Bu yüzden Adıyaman menzil cemaatinde yaşayan Allah dostundan tövbe alıyoruz, oraya gidenler peygamber yoluna girmiş olur.

Cevap: İslam'da Allah dostu ilan edilen adamların şahitliğinde günah çıkarmak yoktur. Bu uygulama hristiyanlıkta vardır, Allah dostu ilan edilen rahipler günah çıkarırlar. Menzildeki şarlatanların tövbe alması ise müslümanları Allah'ın yolundan engellemek içindir. Hac ve Umre ziyaretlerini önlemek için tövbe alma hurafesini getirmişlerdir. Kendi yayınladıkları kitapta şu cümleler yazmaktadır.

Allah'a yemin ederim ki ben mürşidimin nazarını onun haccı gibi bin hacca değişmem. Ben çok defa şahit oldum ki hacca giden bazı kişiler hazneye gelip şahı gördükleri zaman variyedlerini tekkeye bağışlayıp, hac farizasından vaz geçip tövbe tarikat alarak geri dönerlerdi. Benim kanaatimce hazne yakınında üzerine toz deyen kişiyi cehennem ateşi yakmaz. İtiraz ederseniz bende derim ki, peygamber bir harb dönüşü buyuruyor ki: Biz küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz. Benim kanaatimce şahı haznenin ekmeğini yiyen cehennem girmeyecektir. Eğer benim 70 senelik amelim olsa şahı haznenin ekmeğini amelimden üstün tutarım. (Kaynak: Seyyid Abdulhakim El hüseyni - Gavsı Bilvanisi Hayatı, sayfa 32, Menzil kitabevi)

Bu cümlelerde şeyhin bir bakışı bin kere hacca gitmeye bedel olarak gösterilmiştir, amaçları hacca gitmeyi gereksiz gösterip sofilerin mal varlığına el koymaktır. Bu yüzden ipten tutarak tövbe alma hurafesini överek ''hac ibadetinden vaz geçip tövbe alarak evlerine dönerlerdi.'' yazmışlardır. Bunu söylemelerindeki amaç, ''Hac için biriktirdiğiniz parayı bize verin, hacca gitmektense gavsı görmek daha sevaptır, tövbe alıp evinize dönün'' demek içindir. Bunu açıkça söyleyemedikleri için ''mürşidimin nazarını onun haccı gibi bin hacca değişmem'' demişler ve mürşidi bir kez görmeyi bin kere hacca gitmekten üstün tutmuşlardır. Bu tam olarak kula kulluk etmektir.  Allah ile kandıran din adamlarının varlığı Kuran'da şöyle haber vermiştir: ''Ey iman edenler! Şüphesiz ki ahbarların ve ruhbanların çoğu insanların mallarını bâtılca yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmezler. Artık onları acıklı bir azapla müjdele. '' (Tevbe Suresi 34) ayette din adamlarının haksız kazançla para topladığı ve hurafe anlatarak Allah yolundan alıkoyduğu haber verilmiştir. Bu ayet tam olarak Gavsı Bilvanisi Hayatı, 32.sayfadaki olayı anlatmaktadır.

Müritlerin hacca gitmektense şeyhi görüp tövbe almalarını tavsiye etmiş ve hac için biriktirdikleri paraya göz dikmişlerdir. Bu yüzden her yıl ipten tutarak tövbe alma merasimi düzenlenir. Amaçları Allah yolundan alıkoymak ve hristiyanlıktaki günah çıkarma olayını islam'a dahil etmektir. Kendilerine gelenlerin cehenneme gitmeyeceğini de söyleyerek bu yaptıklarını meşrulaştırmak istemişlerdir. ''Benim kanaatimce şahı haznenin ekmeğini yiyen cehennem girmeyecektir. Eğer benim 70 senelik amelim olsa şahı haznenin ekmeğini amelimden üstün tutarım. ''cümlesini sofilerin cenneti garantilediği izlenimi vermek için kitaba yazmışlardır. Kendilerini peygamber yolundaymış gibi gösterip ''sünnete aykırı davrandığımızı görürseniz bize uymayın'' diyerek cahilleri kandıran bu cemaatlerin islam diniyle alakası yoktur. Bu örnekte görüldüğü gibi hacca gitmektense bize gelin tövbe alıp eve gidin diyerek tıpkı tevbe suresi 34.ayette haber verildiği gibi Allah yolundan engellemişlerdir. Tövbe alma olayı müslümanları hac ve umre ibadetinden koparmak için uydurulmuş kılıftır.

Allah dostu olarak tanıtılan Celaleddin Rumi de kâbe'ye düşman olmuş ve "Kâbe, taşa-topaca tapanlarla doludur; sen bize yüz tut, biziz Tanrı kıblesi." (Divan-ı Kebir, 5/19) demiştir. Bu cümlede görüldüğü gibi Mevlana olarak bilinen Celaleddin Rumi, müslümanların kabeyi ziyaret etmesini engellemek için ''kabe taşa tapanlarla dolu, sen bize gel, kıblen burası'' demiştir. Ayrıca mesnevi isimli kitapta Bayezid-i Bestami'nin kabe'ye giderken bir şeyh ile karşılaştığı, şeyhin ''Benim çevremde yedi defa tavaf et; bunu hac tavafından daha iyi say. Ey cömert! O dirhemleri önüme koy; bil ki hac yaptın muradın gerçekleşti. Umre yaptın, baki ömrü elde ettin; temizlendin, Safa’da koştun. Canının gördüğü Hakk’ın hakkı için; Hak, beni kendi evine üstün tutmuştur. Kâbe onun lütuf evi ise de tabiatım (vücudum) onun sır evidir. O evi yaptığından beri, ona gitmedi. Bu eve ise o Hay/diri Hakk’tan başkası girmedi. Madem beni gördün, Hakk’ı gördün; sadakat Kâbe’sinin çevresini döndün. Bana hizmet, Allah’a itaat ve şükürdür; sanma ki Hakk, benden ayrıdır.'' (Mevlana Mesnevi, c: 1, s: 234-235, Yeni Şafak Kültür Hizmeti, İstanbul, 2004) dediği yazmaktadır. Menzilciler de tıpkı Celaleddin Rumi gibi kâbe'den alıkoymak için Gavsı Bilvanisi Hayatı kitabında ''hac farzından vaz geçip tövbe tarikat alarak geri dönerlerdi'' cümlesini yazmışlardır. Amaç aynıdır, müslümanları Allah yolundan alıkoymak ve kendilerine kul etmek.

Sonuç: İslam'da tövbe almak gibi birşey yoktur. Her müslüman günahlarının affı için Allah'a dua etmeli ve günahı tekrar işlemekten kaçınmalıdır. Ancak bu şekilde tövbe etmiş olur.

0 yorum:

Yorum Gönder

My Instagram