Muharrem Karabay'a Reddiye!

üveysi

Veysel karani isimli adamın yolundan gittiklerini söyleyen üveysiler, tasavvuf'un şeyh olmayan versiyonunu yaymak için müslümanları fırkalara ayırmaktadır. Kuran'da hanif olmak ve fırkalara ayrılmamak emredildiği halde ''bize gelin bizim cemaatimiz cennet ehli olacak'' diyen üveysilerin nasıl karanlık bir zihniyete sahip olduğunu göreceksiniz. Muharrem Karabay isimli şeyhleri olan Üveysilerin okuduğu kitaptan hurafe örnekleri paylaşıyoruz.

1- Peygamberle görüştüğü yalanını söylüyor!

Üveys şeyhi diyor ki: Sabah ve akşam diğer bir deyişle bir gündüzün aydınlığı bir de gecenin karanlığında olmak üzere her gün iki kez zikir yaptığınızda bir gün gelir evliyalardan ders almanız biter. Öğretmenin ve öğretmenlerin Resulullah’ ın huzuruna çıkıp: “Ya Resulullah ümmetinden bu kulunun bizden Marifetin içinden alacağı ders kalmamıştır, biz bu ümmetine kefiliz bundan böyle eğitimini size bırakıyoruz.” dedikleri an Şeb- i Aruz başlamış olmaktadır. Bu ilk öğrenme devren bittiğinde Allah’a yolculuğunu Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) ele alır. Öğretmenin, öğretmenlerin en güzeli ve Rabbimizin Habibim diye isimlendirdiği Hz. Muhammet Mustafa (s.a.v) olur. Bu yolun yolcusu, bu dünyada Sevgililer Sevgilisini mutlaka görecektir. Bu, bir müjdedir. Bizlere (Üveyslere) verilmiştir. Bu dünyada ve ahirette de artık körlük ortadan kalkmış olur. Mübarek olsun. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 43-44, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Peygamberle görüşmek mümkün değildir çünkü insanlar öldükten sonra dünya ile bağları kopar ve kimin ne yaptığını bilmezler. Örneğin Hz. İsa peygamber, vefatından sonra dirilerin ne yaptığını bilmediğini kıyamet günü şöyle söyleyecektir. ‘’ Onlara bana emrettiğinden başka birşey söylemedim: ''Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah'a kul olun'' (dedim.) Onların arasında bulunduğum sürece üzerlerinde şahit idim. Fakat sen beni vefat ettirince sen oldun onları gözetleyen, ve sen her şeye şahit olansın.’’  [Maide suresi 117] ayetinde görüldüğü gibi Hz.İsa kendisini rab edinenlerden hristiyanlardan haberi olmadığını söylemektedir. Hz.İsa dünyadakilerin ne yaptığını bilmiyor ise Hz. Muhammed de bilmez. Bu ayet boşuna indirilmemiştir, peygamber bile olsa öldükten sonra dünyadakilerin ne yaptığını bilmeyen insanlardan medet ummayın demek için indirilmiştir. Yoksa İsa peygamberden yardım isteyen hristiyanlardan farkımız kalmaz. Tasavvufçuların amacı da zaten müslümanların itikadını bozmaktır.

Peygamberle görüşüyorum diyerek yalan söyleyenlerden biri de Fethullah Gülen’dir. 15 Temmuz 2016 yılında TC devletine darbe yapmaya kalkışan Gülen, Hz. Muhammed’in Türkçe olimpiyatlarına teşrif ettiği yalanını söylemiştir: ‘’İnsanlığın iftihar tablosu  bazılarımızın bir kısım mutasavvıf ve sufi görünümlü kimselerin yadırgamalarına rağmen Efendimiz inanın (Türkçe olimpiyatına) teşrif etti.  [Fethullah Gülen, Temmuz 2013, Herkul.org] Bu iddiasıyla hem kendini peygamberin dostu gibi tanıtmış hem de müslümanların aklıyla dalga geçmiştir. Üveysiler de Fetö gibi peygamberle görüşme yalanıyla kandırmaktadır. Yalan aynı şarlatan farklı.

2- Ölülerden yardım istiyor!

Üveys şeyhi diyor ki: Dün (Cumartesi gecesi saat 00.50’ de) zikrime başladım. Tövbeden sonra Salât-ı Şerif’te (daha başlarda) ağlamaya başladım. Rabbimden, sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak ve yardım istedim. Bu para, Masiva illetinden kurtulmak için. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 89, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Bu paragrafta ölülerden yardım istediğini açıkça belirten Karabay, kitabın başka bölümlerinde ‘’Fatiha suresini sancak edindik, Allah’tan başkasından yardım istemeyiz’’ demektedir. Bakınız şimdi kendi kendisiyle nasıl çelişecek: ‘’Üveyslerin zikirde yaşadıkları onların kaşları veya gözleri yüzü suyu hürmetine değil, Veysel Karane zikrinin yüzü suyu hürmetinedir. Allah’ı ve Resulü hiçbir karşılık beklemeden sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kere zikretmelerindendir. Araya hiçbir aracı koymadan Fatiha Suresinin 4. Ayetini: “Yalnız sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz.” Sancak edinip hayatına sokmaya çalıştıkları içindir.’’ [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 246, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015] cümelelerinde görüldüğü gibi fatiha 4.ayeti sancak edindiğini söyleyen karabay, 89.sayfada ''sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak ve yardım istedim.'' diyerek kendi kendini yalancı çıkarmaktadır. Ölülerden yardım istemek ‘’Sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım isteriz’’[Fatiha 5] ayetine ters değil midir? Sadece fatiha suresine değil, başka ayetlere de terstir. ‘’Eğer onlara yakarsanız sizin duanızı işitmezler. Velevki işitseler bile icabet edemezler. Ve kıyamet günü sizin şirkinizi inkâr edecekler. (Bu gerçeği) Sana haber veremezler habir olan gibi.'' [Fatır Suresi  14] ayetinde müşriklerin ölülere yakardığı haber verilmiştir. Mekkeli müşriklerin putları taş değil, o taşın temsil ettiği kişilerdi. Mekkeli müşrikler Allah dostu ilan ettikleri adamların heykelini yapıp ondan yardım ve şefaat isterdi. Ayrıca meleklere Allahın kızları derlerdi ve cinlere sığınırdı. Günümüzde evliya ilan edilen adamların ruhundan yardım isteme şirki varlığını sürdürmektedir. Yani Hz. Muhammed dirilip gelse ‘’siz tasavvufçular mekkeli müşriklerin inancına dönmüşsünüz, siz benim ümmetim değilsiniz’’ derdi.

3- Allah için ağlayanlar cehennemi görmeyecek diyor!

Üveys şeyhi diyor ki: Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): “Hudutta, düşman bekleyen gözlerle, Allah için yaşaran gözler Cehennemi görmezler.” buyurmaktadır. ‘’…Allah’ ın huzurunda işlediğimiz hata ve günahlardan pişman olma, pişmanlığımızı Rabbimize itiraf etme ve bağışlanma için yalvarmak, Rabbimizin büyüklüğünü, yarattıkları üstündeki hâkimiyeti, güzel isimlerdeki yüceliği, cömertliği karşısında senin buna karşılık hamd edişin ve Allah’a olan sevgin sonucunda Allah için ağlamanla öyle büyük sevaplar alırsın ki bunun sonucunda Sırat Köprüsünü ve cehennemi görmeden geçersin. Dikkat ediniz, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) cehenneme girmezler demiyor, görmezler diyor. Gösterilmeyen yere nasıl girilir ki? Allah’ımızı düşünerek ağladığımızda sebep ne olursa olsun sonuçta Rabbimiz bize bırakın içine girip yanmayı, cehennemi bile göstermeyecek.’’ [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 30-31, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Allah için ağlayanların cehennemi görmemesi Kuran’a ters bir söylemdir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: ’’Ve sizler ona mutlaka varacaksınız. Rabbinin üzerindeki bitmiş karardır. Sonra takva sahiplerini kurtaracağız ve bırakacağız zalimleri orada diz üstü çökmüş halde.’’ [Meryem Suresi 71-72] ayetinde herkesin cehennemi göreceği, takva sahiplerinin oradan geçip gideceği bildirilmiştir. Üveys şeyhi Muharrem Karabay ise ‘’Allah için ağlayanlar cehennemi görmeyecek’’ diyerek uydurma hadis nakletmektedir. Kuran’dan haberi olmadığı için her cümlesi yanlışlarla doludur.

4- Allah lakap takıyormuş!

Üveys şeyhi diyor ki: Mevlana buyuruyor ki: “Kul kemale ermeye başladığında Rabbi kuluna lakap (isim) takar.” Örneğin; Aziz Mahmut’a Hüdai ismini, Celaleddin-i Rumi’ye Mevlana ismini, Ladikli Ahmet Ağa’ya Hüdai isimlerini Rabbimiz verdi. Üveys kardeşlerimizden bazılarına da Ululebrar, Vesena, Rüveyda, Adeviyye, Erkan, Itra, Özlem, Zeynep, Şaziment, Ahmet, Selçuk, Göktuğ, Abdullah, Bennur, Firdevs, Kutay gibi isimler verildi. Bu yazdığımız isimler sadece sayabildiklerimiz ve aklımıza gelenlerdir. İsmi verilen pek çok kardeşimiz var. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 30-59, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Allah’ın Celaleddin Rumi’ye ‘’mevlana’’ lakabını takması olacak şey değildir. Çünkü Kuran’da ‘’ente Mevlana : Sensin mevlamız’’ [Bakara 286]ayeti vardır. Tasavvufçular kendilerini ilahlaştırmayı sevdiği için Allah’ın isimlerini kendilerine verirler. Örneğin Said Nursi’ye de ‘’Bediuzzaman’’ lakabını verenler ‘’zamanın benzersizi’’ diyerek onu ilahlaştırmıştır. El bedi: Benzersiz, ismi Allah’ın isimlerinden biridir.

5- Allah üveysiler ile evlenmek istiyormuş!

Üveys şeyhi diyor ki: Erkek kardeşlerim kendilerini genç yaşta ve çok yakışıklı; kız kardeşler de çok güzel görecekler. Kız kardeşler karşısında çok yakışıklı ve çok güzel giyimli, kendisi ile evlenmek isteyen bir erkek görecekler. İşte O Rabbimizin cemalidir, resmidir. Zatı asla değildir! Erkekler hem kendilerini, hem de karşısındakini kendisi olarak görecekler. Görmeleri aynı anda kendinden O’nu, O’ndan da kendilerini aynı anda göreceklerdir. Nasıl olur diye sormayınız! Yaşayın ve görün! [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Allah kullarıyla evlenmek istemez, belli ki üveysler fazla zikir çekmekten ötürü cin musallatına yakalanmıştır. Rüyada gördükleri ve kendileriyle evlenmek isteyen güzel yüzlü kişiler Allah’ın cemali değil cinlerdir. Sürekli yaşa ve gör sloganını kullanarak ''yalancı değilim, dediklerimi yaparsan görürsün'' diyen ve cahillere cin musallat eden Karabay, üveysilerikendi müridi yapmaktadır.

6- Rivayetleri ayet zannediyor!

Üveys şeyhi diyor ki: Kuran-ı Kerim’de ve Hadislerde “Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir” sözünden anladım ki sahabeler Sırat-ı Müstakim’e giren kullara ve kendilerine her gün dua, salât ve selâm yollayana olan sevgilerinden görmeye ve kendilerini göstermeye geliyorlar. Ne kadar güzel. Zikirde sırtın sıvazlanır, bakar ama görmezsin kim diye sorsan bilemiyorum. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 116-117, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Kur’an da Rabbimiz: “Ben kulumun fazlına göreyim.” diye buyurmaktadır. Siz de fazlınıza göre Rabbimizin cemalini görmüş ve yaşamış olmaktasınız. Ne büyük mutluluk. Kısaca hayal edebildiğiniz güzellikte Rabbinizin cemalini görmeye muktedirsiniz.. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kuran'da, ''Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir'' ve ''Ben kulumun fazlına göreyim'' gibi cümleler yoktur. Bunlar rivayettir. Daha ayet ile rivayeti ayırd edemeyen adam çıkmış din öğretmeye kalkışıyor.

7- Cömert kafirler cehenneme girmez diyor! 

Üveys şeyhi diyor ki: ‘’Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Cimri mümin de olsa Cennet ’e giremez; cömert, kâfir de olsa Cehennem’ e girmez.” [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 28, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kuran’dan haber olmadığı için iyilik yapan kafirlerin cennete gireceğini uyduran Karabay, uydurma hadisleri kullanarak sürekli saçmalamaktadır. Hadisin kaynağını da vermemektedir. Belki de kendisi uydurmuştur. Kuran’a göre kâfirlerin amelleri boşa gidecektir. ''Onlar ki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanladılar. Heba oldu onların amelleri. Onlar yaptıklarından başka şeyle cezalandırılır mı?'' [Araf suresi 147] ''Onlar ki rablerinin ayetlerini ve ona ulaşmayı inkâr ettiler. Böylece değeri kalmadı amellerinin, artık onlar için kıyamet günü terazi kurulmaz.'' [Kehf Suresi 105] ''Rablerini inkâr edenlerin durumu, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından birşey elde edemezler. İşte bu uzak bir dalalettir.'' [İbrahim Suresi 18] ''Andolsun asra, şüphesiz ki insan elbette hüsran içindedir, iman edip salih ameller işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç.'' [Asr Suresi 1-3]

Sonuç: ''Müslümanım diyenden daha güzel sözlü kimdir?''(Fussilet/33) ayeti gereğince müslümanın görevi şucu bucu olmak değil, hanif bir müslüman olarak kalmaktır. Hanif olunmazsa kendini evliya ilan eden zatlardan medet umma şirki başlar. Üveys, nakşi, nurcu, rumi, süleymancı, şucu bucu fırkalar müslümanları bin parçaya bölmüştür. Sonra da ''müslümanlar neden birlik olamıyor'' diye sormaktadırlar. Kaynak bir değil ki birlik olsun, Kuran dışında ne varsa okuyorlar ve müslümanlık iddiasında  bulunuyorlar. Böylece ortaya dinini bilmeyen ama kendini dindar sanan kişiler çıkıyor. Bizler; ruhlara, ölülere, evliya denilen putlara ve onların hurafe dolu kitaplarına değil sadece Kuran'a yani Hz. Muhammed'in yoluna çağırıyoruz. Müslüman olmanın yolu Kuran'a uymaktan geçer. Aksi halde her grup kendi yanındaki ile sevinir ve cenneti umar. Ayet: ''Artık yüzünü hanif dine çevir, Allah'ın fıtratına ki insanları onun üzerine yarattı. Allah'ın yaratmasında değişiklik olmaz. İşte bu din ayakta kalmalıdır ve lakin insanların ekseriyeti bilmez. Ona yönelip takvalı olun ve namazı kılın ve müşriklerden olmayın. O kimseler ki dinlerini fırkalara ayırdılar ve gurup gurup oldular. Tüm taraflar yanlarındaki şeyle (mezhebiyle/cemaatiyle) sevinirler. [Rum suresi 30-32]


0 yorum:

Yorum Gönder

My Instagram