Salat namaz mıdır destek midir?

salatı ikame etmek

Son zamanlarda salat konusu tartışmaya açıldı. Kuran kavramı olan salat kelimesini destek olarak yorumlayanlar ayetleri bütüncül olarak ele almadan ''namaz anlamı yok'' diyecek kadar ileri gitti. Hatta instagramdan tartıştığım bir adam ''namaz müşrik ritüelidir'' demişti. Düşünebiliyor musunuz, Allah'a secde ettiğiniz için, Allah'ı tespih ettiğiniz için müşrik oluyormuşsunuz. Kime şirk koşuyoruz acaba? Secde edince kendimize mi tapıyoruz ki şirk olacak. Tarih boyunca böyle bir mantıksızlık görülmemiştir heralde. Bu zihniyet çoktan deist olmuş da kendilerini Kurancı zannediyor. Birazdan göstereceğim delilleri okuyunca siz de namaz münkirlerinin deist olduğunu anlayacaksınız.

Bu sözde Kurancı özde deist keçilerin sürekli gösterdiği bir ayet var. Ahzab 56.ayeti gösterip  ''Allah peygambere salat eder, ey iman edenler siz de salat edin yazıyor. Salat namaz ise Allah peygambere namaz mı kılıyor, müminler peygambere namaz mı kılacak? Bu ayet salatın destek olduğunu açıklıyor'' diyorlar. Çok uyanıkya hani, tek ayet gösterip cahilleri namazdan soğutuyor. Şimdi salat çeşitlerine bakalım.

ALLAH
Müminler - Nebi - Melekler

Bu hiyerarşiyi aklınızda tutun. Yukarıda yüce Allah, aşağıda onun kulları. Müminler de, nebi de, melekler de aynı düzlemde çünkü hepsi de Allah'ın kulu. Bunlar arasında salat akışı oluyor. Salat trafiği şöyle oluyor.

1- Allahtan nebiye salat
2- Meleklerden nebiye salat
3- Müminlerden nebiye salat
4- Allahtan müminlere salat
5- Meleklerden müminlere salat
6- Müminlerden Allaha salat
7- Müminlerin birbirine salatı

Görebildiğim kadarıyla Kuranda yedi yönlü salat trafiği var. Şimdi Ahzab 56.ayetteki salat trafiğinin hangisi olduğuna bakalım. Ayet şöyle;

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يماً

İNNE ALLAHE: şüphesiz Allah. VE MELAİKETE HU: ve onun melekleri. YUSALLUNE: salat eder. ALA EN NEBİYYİ: nebi üzerine. YA EYYUHA: Ey olan. ELLEZİNE AMENU: iman eden kimseler. SALLU: salat edin. ALEYHİ: ona. VE SELLİMU: selam verin. TESLİMEN: teslimiyetle.

Şüphesiz Allah ve onun melekleri nebi’ye salat eder. Ey iman edenler! (Siz de) Ona salat edin ve içtenlikle selam verin. [33/Ahzab Suresi 56] 

Bu ayette kaç çeşit salat geçiyor? 1- Allahtan nebiye salat. 2- Meleklerden nebiye salat. 3- Müminlerden nebiye salat. Üç yönlü salat trafiğinden bahsediliyor. Allah bir insana salat ediyorsa ona yardım ediyordur. Nebiye yardımı ise çeşitli ayetlerde; belini büken yükünü kaldırması (94:2-3), İnsanların tuzaklarına karşı koruması (5:67), dalalette bulup hidayete erdirmesi (93:7) olarak açıklanmıştır. Meleklerin nebi'ye salatı da savaşta yardım etmeleri (8:12) ve vahiy inerken cin şeytanları uzak tutmaları (72:27-28) olarak sayılabilir. Müminlerin nebi'ye salatı da buna benzer olacaktır. Her koşulda ona destek olacaklar, kendi canlarından evla (33:6) sayacaklar, onunla bağırmadan konuşacaklar (49:2), müşriklerin ıslık çalıp el çırpması (8:35) gibi davranmadan saygıyla ayetleri dinleyecekler (7:204) böylece nebiye salat etmiş, onun davasına sahip çıkarak dine hizmet etmiş olacaklardır. Nebi'ye salat aslında dine salat olarak da anlaşılabilir. Nebimiz hakkın rahmetine kavuşup berzah alemine geçtiği için artık müminlerin nebiye salatı dine hizmet etmek olmuştur. Ahzab 56.ayetteki salat bundan ibaret. Şimdi gelelim diğer salat çeşitlerine.

2- Allah'tan müminlere salat!

هُوَ الَّذ۪ي يُصَلّ۪ي عَلَيْكُمْ وَمَلٰٓئِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَكَانَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَح۪يماً

HUVELLEZİY: o ki. YUSALLİ: salat eder. ALEY KUM: size, üzerinize. VE MELAİKETU HU: ve onun melekleri. Lİ YUHRİCE KUM: sizi çıkarmak için. MİN EZ ZULUMATİ: karanlıklardan. İLA EN NURİ: nura, aydınlığa. VE KANE: dır, oldu. Bİ EL MU'MİNİNE: müminlere. RAHİMEN: merhametli, esirgeyen.

O ve melekleri size salat ederler ki karanlıklardan aydınlığa çıkın. Müminlere karşı merhametlidir. [33/Ahzab Suresi 43] 

Allah ve melekleri sadece nebi'ye değil, müminlere de salat ediyormuş. Allah'ın insana salatı; ilim ve hikmet vermek (2:269), fıkhetme yeteneği vermek (9:87, 63:3), furkan yeteneği vermek (8:29) olarak sayılabilir. Meleklerin insana salatı ise; günahlarımız için istiğfar etmek (40:7-9), moral verici ilhamlar yapmak (41:30), canımızı güzelce almak (16:32), cennete girenleri selam ile karşılamak (21:103) olarak sayılabilir.

3- İnsandan insana salat!

Şimdi geldik insandan insana salata. İnsanların birbirine salatı tek cümleyle şudur: Kendin için istediğini başkası için de iste. Bu konuda peygamberimize isnad edilen güzel sözler de vardır. Kuran ile uyumlu olduğu için paylaşacağım. ''Bir kişi kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe imanı kemale ulaşmaz.'' (Hanbel: müsned 1/113) ''Kardeşi için dua eden müminlere melekler amin diyerek eşlik eder.'' (Müslim: zikir 86; Ebu davud: salat 364) Şimdi insanların birbirine salatından bahseden ayete bakalım.

خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

HUZ: al. MİN EMVALİHİM: onların mallarından. SADEQATEN: sadaka. TUDAHHİRU HUM: onları temizle, arındır. VE TUZEKKİ HİM: onları tezkiye et, temize çıkar, öv. BİHA: onu, onunla. VE SALLİ: salat et. ALEYHİM: üzerlerine, onlara. İNNE: şüphesiz. SALATE KE: senin salatın. SEKENUN: sekine, sükun, kalp huzuru. LE HUM: onlara, onlar için. VE ALLAHU: Allah. SEMİUN: işitendir. ALİMUN:  bilendir.

''Onların mallarından sadaka al ve onunla onları arındırıp temize çıkar. Ve onlara salat et, şüphesiz senin salatın onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.'' [9/Tevbe Suresi 103]

9:103 ayette nebimiz kendisine tabi olanlardan zekat alarak onlara hayır duası etmiştir. Bu tavrı onların hoşuna gitmiş ve neşelenmişlerdir. Böylece onlara salat etmiştir. Bu salat nebiden müminlere salatın bir örneğidir. Diğer örneği ise imanla ölenlere hayır duası ederek salat etmesidir.

وَلَا تُصَلِّ عَلٰٓى اَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ اَبَداً وَلَا تَقُمْ عَلٰى قَبْرِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ

VE LA TUSALLİ: salat etme. ALA EHADİN: birisi üzerine, birine. MİN HUM: onlardan. MATE: ölen. EBEDEN: ömür boyunca, hiçbir zaman. VE LA TEQUM: sen kalkma, dikilme. ALA QABRİ Hİ: onun kabri üzerine, kabri başında. İNNE HUM: şüphesiz onlar. KEFERU: üstünü örttüler, inkar ettiler. Bİ ALLAHİ:  Allahı. VE RASULİ Hİ: ve onun resulünü. VE MATU: ve öldüler. VE HUM: ve onlar. FASİQUNE: fasık olanlar, yoldan çıkmışlar.

Onlardan ölen birisine hiçbir zaman salat etme ve kabri başında dikilme. Çünkü onlar Allahı ve resulünü inkar ettiler de öldüler. Onlar fasıklardır. [9/Tevbe suresi 84]

9:84 ayetinde peygamberimizin kafirlerin cenazesine katılması yasaklanmıştır. Müminler münkirlerin cenazesine katılamaz. Müminlerin cenazesine katılıp cenaze namazı kılabilir, rahmet okuyabilir. Böylece ölen kişiye salat etmiş olur. Bu ayet de insanların birbirine salatında hayır duası olduğunu gösterir. Şimdi insandan Allah'a salat trafiğine geçelim.

4- İnsandan Allah'a salat!

وَاسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ وَاِنَّهَا لَكَب۪يرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِع۪ينَۙ

VE İSTEİNU: istiane edin, yardım isteyin. Bİ ES SABRİ: sabırla. VE ES SALATİ: ve salat. VE İNNE HA: şüphesiz o. LE KEBİRATUN: elbette büyüktür. İLLA: ancak, hariç. ALA EL HAŞİİNE: huşû içinde olanlar, saygıyla korkanlar.

Sabırla ve salatla istiane edin. Şüphesiz o huşu sahiplerinden başkasına büyük gelir. [2/Bakara suresi 45]

2:45 ayette geçen ''istiane'' kelimesini Fatiha suresinde ''iyya ke nestain''(1:5) olarak okuruz. Anlamı ''sadece sana istiane ederiz, sadece senden yardım isteriz.'' demektir. Sabırla ve salat ile istiane etmek de sabrederek ve ibadet ederek yardım istemektir. Dua ve namaz Allah'a salat etmektir. Ayrıca Allah'a salat vakitli farzdır. Günün belli vakitlerinde Allah'a salat etmek bütün müslümanlara yüklenmiş bir görevidir. ''..Şüphesiz o salat müminler üzerine vakitli yazılmıştır.'' [4/Nisa Suresi 103] Şimdi salat vakitlerini tayin eden ayetleri görelim.

A) Salat vakitleri!

اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُوداً

EQİMİ: ikame, doğrult, devam et, ayakta tut. ESSALATE: namazı, duayı, desteği. Lİ DULUKİ: batıya kayması/yönelmesi. EŞ ŞEMSİ: güneş. İLA ĞASEQİ: kararmasına, soğumasına. EL LEYLİ: gece. VE QUR'ANE: toplamak, bir araya getirmek, okumak. EL FECRİ: tan yerinin ağarması, şafak vakti, ikiye ayırmak. İNNE: çünkü, şüphesiz. QUR'ANE: toplamak, bir araya getirmek, okumak. EL FECRİ: tan yerinin ağarması, şafak vakti, ikiye ayırmak. KANE: dir, idi, oldu. MEŞHUDEN: şahit olunan, müşahede edilen, görülen.

Salata devam et, güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar. Ve fecr toplanması, şüphesiz fecr toplanması görülendir. [17/İsra Suresi 78]

17:78 ayette güneşin tepedeyken batıya yönelmesi öğle vaktinden, gecenin kararması ise batıdaki kızıllığın kaybolduğu yatsı vaktinden bahseder. Fecr Kuranı ise tan yerinde görülen kızıllığın oluşmasıdır. Sabah namazı vaktini tayin eder. Bu ayet; öğle, yatsı ve sabah olarak üç salat vaktini açıklamıştır. Sıradaki ayet de diğer vakitleri açıklayacaktır.

وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفاً مِنَ الَّيْلِۜ اِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّـَٔاتِۜ ذٰلِكَ ذِكْرٰى لِلذَّاكِر۪ينَۚ

VE EQİMİ: ikame et, devam et, doğrult, ayakta tut. ES SALATE: namazı, duayı, desteği. DARAFEYİ: iki tarafı, iki bölümü. EN NEHARİ: gündüz. VE ZULEFEN: gecenin bir bölümü, gündüze yakın zaman. MİN EL LEYLİ: geceden. İNNE: şüphesiz. EL HASENATİ: iyilikler. YUZHİBNE: giderir. ES SEYYİATİ: kötülükler. ZALİKE: işte bu. ZİKRA: zikir, anma, hatırlatma, bilgiyi kullanma. Lİ EZ ZAKİRİNE: zikredenlere, hatırlayanlara, bilgisini kullananlara, aklını başına alanlar.

Salata devam et, gündüzün iki tarafında ve geceden yakın zamanda. Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu zikredenler için bir zikirdir. [11/Hud Suresi 114] 

11:114 ayette gündüzün iki tarafından kasıt öğle ve ikindi vaktidir. Gündüz havanın aydınlık olduğu zamandır. 17:78 ayette gündüzün ilk salat vaktinin öğlen olduğuna da dikkat çekilmişti. 11:114 ayet ise gündüzün iki tarafı diyerek öğle ve ikindi vaktinden bahseder. Gecenin gündüze yakın zamanları ise sabah ve akşam vaktinden bahseder. Gündüze yakın zamanlar hem güneş doğmadan öncesi hem de güneş battıktan sonrasıdır. Bu vakitlerde hava gündüze yakındır ve gece değildir. İsra 78 ve Hud 114 ayetler salat vakitlerini tayin ederek günde beş kere Allah'a salat etmemiz gerektiğini açıklamıştır. Allah'a salat ise namaz ve dua ile yapılır. Sırada haftalık ibadet olan Cuma salatı var.

B) Cuma Salatı

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

YA EYYUHA: ey olan. ELLEZİNE: kimseler. AMENU: iman eden. İZA NUDİYE: nida edilince, seslenildiği zaman. Lİ ES SALATİ: salat için. MİN YEVMİ: günden. EL CUMUATİ: cuma. FE İS'AV: artık koşun. İLA ZİKRİ ALLAHİ: Allah'ın zikrine. VE ZERU: ve bırakın. EL BEY'A: alışveriş. ZALİKUM: işte bu. HAYRUN: hayırlı olandır, daha hayırlıdır. LEKUM: size. İN KUNTUM: eğer iseniz, oldunuz. TA'LEMUNE: biliyorsunuz, bilirsiniz

Ey iman edenler! Salat için nida edilince derhal Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur. [62/Cuma Suresi 9]

Salat için nida edilmesi, cuma namazı için ezan okunmasıdır. İşi gücü bırakıp Allah'ın zikrine koşmamız istenir. Zikir kelimesi burada hem hutbe hem de namazı kapsar.


فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

FE: böylece, artık. İZA: ınca, dığı zaman. QUDİYETİ: kaza ettiniz.  ES SALATU: salatı, namazı, duayı. FE İNTEŞİRU: artık dağılın. Fİ EL ARDİ: yeryüzünde. VE İBTEĞU: ve isteyin, arayın. MİN FADLİ ALLAHİ: Allahın lutfundan. VE İZKURU ALLAHE: Allahı zikredin. KESİREN: çokça. LEALLE KUM: umulur ki siz. TUFLİHUNE: felâha, kurtuluşa erersiniz.

Böylece salatı kaza edince yeryüzünde dağılın ve Allah’ın lutfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. [62/Cuma Suresi 10] 

Salatı kaza etmek, namazı yerine getirmek ve bitirmektir. Kaza kelimesi ''telafi'' kelimesi yerine kullanılır olduğu için gerçek anlamı örselenmiştir. Kaza etmek işi yapıp meydana getirmektir. Namazı bitirince yeryüzüne dağılıp çalışmaya geri dönme emri de müslümanlara çalışmanın haram olduğu vaktin sadece cuma namazı vakti olduğuna dikkt çekmek içindir. Yahudilerde ise cumartesi günü bütün gün çalışmak haramdır.

C) Münafıkların Salatı!

اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْۚ وَاِذَا قَامُٓوا اِلَى الصَّلٰوةِ قَامُوا كُسَالٰىۙ يُرَٓاؤُ۫نَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللّٰهَ اِلَّا قَل۪يلاًۘ

İNNE: şüphesiz, muhakkak, çünkü. EL MUNAFİQİNE: münafıklar, iki yüzlüler. YUHADİUNE: aldatırlar, hile yaparlar. ALLAHE: Allah’ı. VE HUVE: ve O, oysa o. HADİU HUM: onları aldatan, hile yapan. VE İZA: ınca, dığı zaman. QAMU: kalktılar. İLA ES SALATİ: salata, namaza. QAMU: kalktılar. KUSALA: üşenerek, uyuşukça, tembelce. YURAUNE: gösteriş yaparlar. EN NASE: insanlar. VE LA YEZKURUNE: zikretmezler. ALLAHE: Allah’ı. İLLA: ancak, hariç, den başka. QALİLEN: pek az.

Şüphesiz münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışır, oysa odur onları aldatan. Salata kalktıkları zaman üşenerek kalktılar ve insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı çok az zikrederler. [4/Nisa Suresi 142] 

Salat’a kalkmak ifadesi Maide 6.ayette de ''İza Qumtum İla Es salati : salata kalktığınız zaman'' olarak geçer. Böylece Nisa 142.ayetteki salata kalkmanın namaza kalkmak olduğu anlaşılır. İki yüzlü oldukları belli olmasın diye insanlara gösteriş yapmak için namaz kılmışlardır. Gösteriş için namaz kılan münafıklara Maun suresinde de dikkat çekilmiştir.

Vay haline o namaz kılanların. Onlar ki namazlarından gafildir. Ki onlar gösteriş yaparlar. Ve yardımlaşmaya engel olurlar. [107/ Maun Suresi 4-7] 

Münafıkların gösteriş için namaz kıldığına maun suresinde de dikkat çekilmiştir. Dindar görünmek için öyle oyunlar yapıyorlardı ki görenler onlara hayran kalıyordu. Görünüşleri, takvalı halleri insanların hoşuna gidiyordu. Allah ise ''onlar dayalı kütükler gibidir'' (63:4) diyerek içleri boş munafıklar olduklarını bildiriyordu.

Sonuç olarak Salat kelimesi yerine göre namaz, yerine göre dua, yerine göre destek anlamına gelir. Her cümleye destek anlamı verilirse tahrif olur.

0 yorum:

Yorum Gönder

My Instagram