Buhariden önce hadis yazılmış!

ilim
Hadisçiler Buhari ve Müslim hadis kitaplarının 200 yıl sonra yazılmasını gizlemek için "daha önce yazılan hadis kitapları da var, ilk hadis kitabı 200 yıl sonra çıkmadı. Mesela abdurrezzak musannef, Hanbel musned kitapları var, bunlar daha önce yazıldı" diyorlar. Bakalım bunlar ne kadar önce yazılmış.

Peygamberin vefatı: 632
Abdurrezzak doğumu: 743
Hanbel doğumu: 780
Hadis yazmaları: 770 - 800
Aradan geçen süre: 140 yıl.

Buhari doğum tarihi: 810
Müslim doğum tarihi: 821
Hadis yazmaları: 830
Aradan geçen süre 200 yıl.

Buhariden önce yazılan hadis kitapları peygamberden 140 yıl sonra ortaya çıkıyor. 60 yılsonra da Buhari çıkıyor. Peki daha önce yazılmış hadis kitapları var ise Buhari ve müslim neden yeniden yazıyor? Bunlar yetmez, bir de ben toplayım, halkı dinleyim de kendim seçeyim diyorlar?

200 yıl sonra değil 140 yıl sonra hadis kitabı yazılmış olması da sahabelerin ve tabiin'in hadis düşmanı olduğunu gösteriyor. Zira bu hadisler gerekli olsaydı hem sahabeler yazardı hem tabiin yazardı. Hatta tabiin yazmazdı, "sahabeler yazmış benim yazmama ne gerek var, onlar peygamberi gördü ben görmedim" derdi değil mi? Sahabeler hem hadis yazmayı yasaklamış, hem yazılan hadisleri yakmışlardır. Bunun sebebi Kuranın terk edileceğini bildikleri içindir. Bu yüzden hadis kitapları 140 - 200 yıl sonra ortaya çıkmıştır.

Tabiin alimlerinden olan Hasan Basri hazretleri diyor ki: "Allahın emriyle amel eden, O'nun hikmetini güden ve Resulullah'ın sünnetine uyan, seleften birçoklarına ulaştık. Onlar hakkı inkar etmezler, batılı hak göstermezler, Allahın kendi nefsine isnat ettiğinden başka şeyleri Ona isnat etmezler ve Allahın mahlükatına karşı kitabında gösterdiği hüccetlerdert başka bir hüccet getirmezlerdi." (Hasan basrinin Emevi halifesi Abdulmelik bin mervan'a yazdığı kader risalesi)

Yani Hasan Basri "ben sahabeleri gördüm, onlar Kurandan başka delil sunmazdı" diyor. Hem kendisini hem sahabeleri Kuran müslümanı olarak tanıtıyor. Emeviler kadercilik fitnesini başlatınca onlara reddiye olarak kader risalesi yazıyor. Bu kader risalesinin başlangıcına Kuran müslümanlığını överek başlıyor. Bu kaynak kendi el yazmasıyla bulunmuştır lakin sünniler tarafından gizlenmektedir.

Peygamberden sonraki halifeler de hadis yazmayı yasaklamış ve yakmıştır. Çünkü eski ümmetlerin hadis yoluyla kutsal kitaptan uzaklaştığını biliyorlardı. Tabiin aliminin "sahabeler Kurandan başka delil sunmazdı" cümlesi de sahabelerin hadis düşmanı olduğuna delil. Kaynaklarda Hz. Ömerin Ebu Hureyreyi hadis naklettiği için azarladığı, yazılan hadisleri yaktığı geçmektedir. "Bu hadisleri yakın, kitap ehlinin mişnası gibi müslümanların mişnasıdır bunlar" (İbni sad: Tabakat 5/140)

Sahabeler hadis yakıyor, tabiin hep ayetle cevap veriyor. 140 - 200 yıl sonra gelenler dinin eksik olduğunu fark edip tamamlamak için hadis kitabı yazıyor. Onların yazdığı kitaplar 1400 yıl sonra vahiy ilan ediliyor ve Kurandan kopuş başlıyor. Ortaya Kuransız müslümanlık çıkıyor. Öyle bir Kuransız müslümanlık ki ayet işitince "bana ayet okuma, Kuran müslümanı sapık" diyorlar. Sahabelerin yolunu sapıklık olarak görüyorlar. İşte peygamberimiz de bu Kuransız müslümanlardan şikayetçi olacak. "Rabbim! Kavmim Kuranı terk ederek benimsedi" (25/Furkan 30) diyecek. Bakınız peygamberimiz "kavmim hadislerimi inkar etti" demiyor, "kavmim kuranı terk etti" diyor. Aklı olan bundan ibret alır. "Allah aklını kullanmayanı pislik içinde bırakır" (10/100)

Peygamberimizin "kavmim kuranı terk ederek benimsedi" derdini okuyan sünniler suçu başkasına atmak için "laiklikten bahsediyor, sünnilerden bahsetmiyor" diyorlar. Laiklerin Kurana uymak gibi derdi zaten yok, hatta müslümanca yaşamak gibi dertleri de yok. Peygamberin serzenişi hem Kurana inandığını söyleyen hem Kurana uymayan dinciler içindir.

Oku: Dinci ve dindar farkı

0 yorum:

Yorum Gönder

My Instagram