Hadis inkarcılığı zırvası!

uydurma hadisler
Türkçe anlamı söz olan hadis kelimesi, Kuranda hep ayetleri övmek için kullanılır. Bu kelime sünniler tarafından söylentileri kutsamak için kullanılır olmuştur. Hadis deyince müslümanların aklına "ahsenel hadis / en güzel hadis " (39/23) ayeti gelmesi lazımken ondan bundan duyulan söylentilerin derlendiği kitaplar gelmektedir. Bu kitapların yazarları da peygamberin vefatından 200 yıl sonra ortaya çıkmışlar. Şimdi tarihlere bakalım;

Peygamberin vefatı: 632
Buhari doğum tarihi: 810
Müslim doğum tarihi: 821
Büyüyüp kitap yazmaları: 830
Aradan geçen süre: 200 yıl

Yani sahabeler yazmıyor, tabiin yazmıyor, 7 nesil sonrakiler yazıyor. Aradan geçen 200 yılda ne hurafeler üretiliyor ne iftiralar atılıyor. Hepsi "peygamber sözü" denilen kitaplarda toplanıyor. Adamlar "ben filancadan işittim, o da falancadan işitmiş, o da başkasından duymuş, peygamber demiş ki" diyerek yalanları diziyorlar. Hadis uydurmak kadar kolay birşey var mı? Ben ondan duydum, o bundan duymuş deyip istediğini uydurabilirsin. Lakin o dönemde yaşamak şartıyla. Artık hadis toplayan yok, o dönemin popüler aktivitesi olan hadis toplayıcılığına Buhari, müslim, ebu davud, ibn mace gibi kişiler dahil olmuş ve o zamana kadar kimsenin yazmadığı hatta yazmayı yasakladığı söylentileri kitaplaştırmışlar.

Kim yasakladı hadis yazmayı? Neden yasakladı? Peygamber yasakladı, Ebubekir yasakladı, Ömer yasakladı. Çünkü eski kavimlerin başına geleni biliyorlardı. Eski kavimler ne zaman bir hadis kitabı yazsa kutsal kitabı unutup bu söylentilere tabi oluyorlardı. Aynı şeyin Kuranın başına geleceğini bildikleri için ne sahabeler ne sahabeleri gören tabiin hiçbir hadis yazmadı. Çünkü gerek duymadı, aradıkları herşeyi Kuranda buluyorlardı. Allah birşey diyor, peygamber de aynı şeyi diyor, o zaman hadis yazmaya gerek kalmıyor.

Sahabeleri gören Hasan Basri hazretleri diyor ki: "Allahın emriyle amel eden, O'nun hikmetini güden ve Resulullah'ın sünnetine uyan, seleften birçoklarına ulaştık. Onlar hakkı inkar etmezler, batılı hak göstermezler, Allahın kendi nefsine isnat ettiğinden başka şeyleri Ona isnat etmezler ve Allahın mahlükatına karşı kitabında gösterdiği hüccetlerdert başka bir hüccet getirmezlerdi." (Hasan basrinin Emevi halifesi Abdulmelik bin mervan'a yazdığı kader risalesi)

Bu satırları yazan tabiin alimi Hasan Basri "sahabeler Allahın kitabından başka bir delil sunmazdı" diyor. O dönemde hadis diye bir kaynağın olmadığı anlaşılıyor. Hadisin olmama sebebi, peygamberin ve sahabelerin hadis yazmayı yasaklamış hatta yaktırmış olmasıdır. Hz. Ömer diyor ki "Bu hadisleri yakın, kitap ehlinin mişnası gibi müslümanların mişnasıdır bunlar" (İbni sad: Tabakat 5/140)

Sahabeler zamanında yazılan hadisler yakılıyor. Lakin 200 yıl sonra gelenler dinin eksik olduğunu iddia ediyor ve tamamlamak için çalışmaya başlıyorlar. Halk ile roportaj yaparak söylentiler, hikayeler, masallar dinliyorlar. Buharinin dinledikleri 600bin taneye ulaşıyor. Bu kadar şeyi yazamam deyip eleme yapıyor ve 7bin tanesini alıyor. diğerlerini çöpe atıyor. Peki Müslim ne yapıyor? O da 300 bin tane dinliyor, aynı şekilde çoğunu çöpe atıp birkç bin tanesini yazıyor. Yani kişiye göre değişen sahihler ortaya çıkıyor. Buraya dikkat! Buharinin sahih deyip yazdığına Müslim itibar etmiyor, Müslimin sahih deyip yazdığına Buhari itibar etmiyor. Kişiye göre değişen sahihleri peygamber sözü diye dayatıyorlar. Bu yüzden "Buhari ve müslimin ittifak ettiği hadisler" adında kitap yazıyorlar. İttifak etmedikleri de var yani en büyük hadis inkarcısı kendileri.

Böyle bir ortamda yazılan hadislere ne kadar güvenilir? Bu hadislere nasıl itibar edilir, nasıl iman edilir. Sünniler bu söylenti kitaplarına iman etmeyi islamın şartı olarak görüyor. İnanmayanları müslüman olarak kabul etmiyorlar. Hatta mürted ilan edip öldürmek istiyorlar. Edip yükselin ismailağa tarikatıyla yaptığı tartışmada "elime güç geçse seni keserim" diyen bir tarikatçıya şahit olduk. Kendileri gibi inanmayan herkesi öldürmek istiyorlar. Mezhepleri de zaten "namaz kılmayan öldürülür, dinden (sünnilikten) çıkan öldürülür" diyor. Bunu neye dayanarak söylüyorlar? Hepsi kendi şirk zihniyetine uygun uydurma bir hadis buluyor. Bu hadisler müslümanları hem birbirine düşman ediyor hem de uydukça yobazlaştırıyor.

Önce sahabelerin ve tabiin'in yazmadığı hadisleri 200 yıl sonra yazıyorlar sonra bunlara iman etmeyi farz kılıp inanmayanı öldürüyorlar. Böyle din olur mu? Uydurulmuş din mensuplarına göre oluyor işte. Ne kadar hadisçi olursanız o kadar sapıtıyorsunuz, ne kadar Kurancı olursanız o kadar akıllanıyorsunuz. Zira birisi Allah kelamı diğeri şeytan kelamı. Birisi "aklını kullanmayan pislik içindedir" (10/100) diyor, diğeri "akıl değil nakil" diyor. Birbirine zıt iki farklı dindir islam ve sünnilik. Tabi şiilik de öyle, onlarında kendilerini hurafeye boğan hadis kitapları var.

Aklını kullanan insan bilir ki iman şartı olmayan şeyin inkarı da olmaz. Mesela; Allaha iman, meleklere iman, resullere iman, kitaplara iman, son güne iman vardır (4/136) ve bunların inkarından söz edilebilir. Allah'a iman şartı olduğu için Allahı inkar mümkündür ve "Allah inkarcısı" denebilir. Kurana iman şartı olduğu için Kuranın inkarı mümkündür ve "Kuran inkarcısı" denebilir. Peygambere iman şartı olduğu için peygamberin inkarından söz edilebilir ve "peygamber inkarcısı" denebilir. Fakat hadislere/rivayetlere/söylentilere iman şartı yoktur ve bunun inkarından söz edilemez. Hadis inkarcısı diye bir itham yapılamaz.

Burada sünnilerin aklına "peygambere iman hadislere iman demektir" gelebilir lakin öyle değil. Resullere iman maddesi, geçmişten günümüze elçiler gönderildiğine ve kitaplar indirildiğine imandır. Mesela "Musa peygamberdir ama isa sahtekardır" dersen kafir olursun. Yahut "isa peygamberdir ama muhammed sahtekardır" dersen yine kafir olursun. Hepsinin Allahın elçisi olduğunu kabul edince müslüman olursun. Yani peygambere iman demek onun Allah tarafından görevli olduğuna ve Kuranın ona vahyedildiğine iman demektir. 200 yıl sonra yazılan söylentilere iman ise ancak dedikoduya iman olabilir.

Hadis diye yazdıklarına bakarsanız zaten bu kitapları islam düşmanlarının yazdığını anlarsınız. Kendi dinlerini islama sokmak için hadis uydurmuşlar. Hadis toplayanlar da çelişkilere bakmadan birbirine zıt iki farklı versiyonu almış yazmış. Gazeteci gibi çalışıp söylentileri derlemişler. Yaptıkları çalışma o dönemin zihniyetini anlamak için güzel örnekler içeriyor ancak İslamın kaynağı olamayacak kadar hurafelerle dolu. Zaten söylentilerin derlenmesi olupta her sayfasının hakikat olmasını beklemek saçma olurdu. Teknolojinin olmadığı zamanı düşünün, radyo bile yok, insanların tek eğlencesi toplanıp hikaye anlatmak. İşte bu hikayeler zamanla peygamber sözü sanılıyor ve hadis avcılarının kitabında yer alıyor.

Oku: Uydurma hadis örnekleri

0 yorum:

Yorum Gönder

My Instagram